Stalingrad
SSCB’deki çetin çatışmaları, Paulus komutasındaki Alman altıncı ordusunun, Volga kıyısındaki büyük sanayi merkezi Stalingrad’a kadar ilerlemesi izledi. 23 Ağustos 1942’de, Alman birlikleri Volga kıyısına ulaştılar. Alman uçakları da, kenti yüksek güçlü bombalarla ve yangın bombalarıyla dövmeye başladı: Kentte birkaç saat içinde 40 000 kişi öldü.
Bu arada Moskova’dan, her ne pahasına olursa olsun savunulması buyruğu verilen Stalingrad’a taze destek kuvvetler gönderildi. Bu kritik noktada Hitler bir strateji hatası yaptı: Kente saldırılması buyruğu vermek yerine, Stalingrad’ın kısa sürede düşmesini sağlayabilecek panzer birliklerine, güneye yönelmeleri buyruğunu verdi. Zırhlı araçlarını 2 hafta sonra güneyden yeniden Stalingrad cephesine yönelttiğindeyse, Sovyet destek kuvvetleri kente ulaşmışlardı.
Gene de, 1942 Eylülü ortasında, çok sayıda Alman askeri kente girdi ve sokak sokak, ev ev çarpışma başladı. Ekimde Almanlar, kentin güney ve orta bölümlerini ele geçirip, kuzeydeki sanayi merkezlerine yöneldiler. Mahzenlerde, kanalizasyon kanallarında, fabrikalarda göğüs göğüse çarpışmalar yürütüldü. Sovyet kayıpları, ekim ortalarında en yüksek noktasına ulaştı; Stalingrad’ı savunanlar kapana kısılmış görünümündeydi.
Ne var ki, kent çevresinde yeterince destek toplamış olan General Zukov ile yardımcıları, A. M. Vasilevskiy ve N.N. Noronov’un planladıkları saldırı, 19 Kasım’da başlatıldı. Kasım sonunda Alman altıncı ordusu kentin içinde kuşatıldı. Duruma aşırı öfkelenen Hitler, cepheden gelen umutsuz çağrılara karşın, Paulus’un geri çekilme önerisini reddetti.
Ocak 1943’te Ruslar, 7.000 topçu bataryası, bir hava filosuyla Almanları dövmeye başladılar. Kaulus, 2 Şubat’ta teslim olmak zorunda kaldı: Stalingrad Savaşı’nda, yaklaşık 300 000 Alman askeri ölmüştü.