Erwin Rommel (Johannes Eugen)
lakabı ÇÖL TİLKİSİ. Almanca DER WÜSTEN-FUCHS (d. 15 Kasım 1891. Heidenheim an der Brentz. Wüntemberg – ö. 14 Ekim 1944, Henlingen. Ulm yakınları, Almanya)
II.Dünya Savaşı sırasında Afrika Orduları komutanı olarak kazandığı zaferlerle ünlü Alman mareşali.
Erwin Rommel Kimdir?
Rommel, ailesinde askerlik geleneği olmamasına karşın 1910’da subay adayı öğrenci olarak 124. Württemberg Piyade Alayı’na katıldı. I. Dünya Savaşı’nda Fransa. Romanya ve İtalya’da teğmen rütbesiyle çarpıştı. Prusya-Alman ordusunda yükselmenin olağan yolu olan genelkurmay üyeliği yerine cephe subayı olarak piyade sınıfında kaldı. Wehrmacht (Alman Silahlı Kuvvetleri) ile Nazi gençlik örgütleri arasında irtibat subaylığı yaptı. Çeşitli askeri akademilerde görevlendirildi. Infanterie greift an (1937; Piyade Saldırıları) adlı askeri ders kitabı büyük ilgi topladı.
Albay Rommel, 1938’de Almanya’nın Avusturya’yı ilhak etmesinden sonra. Viyana yakınındaki Wiener Neustadt’taki subay okulunun komutanlığına atandı. II. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Hitler’in karargâhını koruyan birliklerin komutanlığına getirildi. Şubat 1940’ta 7. Tank Tümeni’nin komutasını üstlendiğinde kendini gösterme olanağını elde etti. Fransa’nın Manş kıyısına düzenlenen saldırı, Rommel’in cesaret ve inisiyatif gücünün ilk kanıtı oldu. Rommel bir yıl sonra Şubat 1941’de, Libya’da güç durumda olan İtalyan ordusuna yardıma gönderilen Alman birliklerinin komutanlığına atandı. Kuzey Afrika çöllerinde gösterdiği başarılara karşın, kendisinden çok üstün olan düşman karşısında yenildi. Cüretli sürpriz saldırılan yüzünden gerek dostları gerekse düşmanlan tarafından “Çöl Tilkisi” olarak anıldı.
Mareşal Rommel
Hitler’in mareşalliğe yükselttiği Rommel, İtalyan müttefikleriyle olduğu gibi Alman yüksek komuta heyetiyle de iyi geçinemiyordu. İkmal güçlüklerinin artmasına ve Rommel’in yorgun birlikleri geri çekme isteğine karşın Hitler, 1942 yazında Kahire ve Süveyş Kanalına saldırı emrini verdi. İngilizler, iskenderiye’nin 96 km uzağındaki el-Ala-meyn’de Rommel’i ve komutasındaki Alman-İtalyan ordusunu durdurdular. Rommel bu sırada Arap dünyasında şaşırtıcı bir popülerlik kazanmıştı. Araplar onu İngiliz yönetimine son verecek bir “kurtancı” olarak görüyorlardı. Almanya’da da propaganda bakanlığı Rommel’i yenilmez “‘halk mareşali” (Volksmarschalt) olarak tanıtıyordu.
Mısır saldınsı Rommel’in kaynaklannı tüketmişti. Ekim 1942’nin sonunda ikinci el-Alameyn Çarpışması’nda yenik düştü ve Tunus’taki Alman mevzilerine çekilmek zorunda kaldı. Mart 1943’te Hitler’in emri üzerine Almanya’ya döndü, 1944’te olası bir Müttefik işgaline karşı Manş Denizinin Fransa kıyısını savunmakla görevlendirildi. Kıyı savunma istihkâmlarının kurulmasında da başarılı oldu. Her türlü araçla düşmanın büyük köprübaşları kurmasının engellenmesi ve karşı saldırı için kıyı savunma hattının hemen arkasında güçlü yedek kuvvetlerin bulundurulması gerektiği yönündeki görüşü önemsenmedi. Profesyonel bir asker olan Rommel daha 1943 sonbaharında savaşın artık kazanılamayacağını ve Hitlerin ne bu gerçekle yüzleşmeye, ne de Batılı devletlerle banş zorunluluğunu görmeye hazır olduğunu anlamıştı. 1944 baharında Hitler’e karşı gizli muhalefet hareketine katılan bazı arkadaşları Rommel’le ilişkiye geçerek Hitler devrildikten sonra devletin başına geçmenin onun görevi olduğunu söylediler. Rommel öneriyi reddetmedi, ama Almanya’yı savaştan kurtarmayı tasarlayan bu arkadaşları Hitler’i öldürmeyi planladıklarını hiçbir zaman Rommel’e açıklamadılar. Rommel’in siyasal nedenlerle cinayet işlemeyi onaylamayacağını biliyorlardı; Rommel, Hitler’in verdiği idam emirlerine de aldınş etmemişti.
Rommel’in suikat girişimi
Çıkarma başladığında Rommel, savaşın kaybedildiğini ve Batılı devletlerle anlaşması gerektiğini birçok kez Hitler’e anlatmaya çalıştı. 17 Temmuz 1944’te, çıkarma savaşının doruk noktasında İngiliz avcı uçakları Rommel’in arabasına saldırarak devrilmesine neden oldular. Başından ciddi biçimde yaralanan Rommel hastaneye kaldırıldı. Ağustosta nekahet için eve dönebilecek kadar iyileşti. Bu arada 20 Temmuz’da Hitler’i öldürme girişiminin başarısızlığa uğramasından sonra, Rommel’in suikastçılarla ilişkisi ortaya çıktı. Hitler, “halk mareşali”nin bir düşman gibi mahkemeye, oradan da darağacına gönderilmesini istemedi. İki generalini Rommel’e göndererek, zehir içerek kendini öldürdüğü takdirde kendisinin ve ailesinin adının lekelenmeyeceğine ilişkin güvence verdi. Rommel 14 Ekim’de zehir içerek hayatına son verdi ve kusursuz bir askeri törenle gömüldü.